Kız Kulesi ne zaman yapıldı?
Yapıldığı zamandan beri birçok efsaneye, hikâyeye ve rivayetlere konu olan Kız Kulesi, İstanbul Boğazı’nda, Üsküdar Salacak açıklarında küçük bir ada üzerinde yer almaktadır. Hikâyesi MÖ 340 yılına kadar dayanan Kız Kulesi, Bizans döneminden günümüze kale, kule, depo, hastane, radar, fener, su deposu gibi birçok amaç için kullanılmıştır.
İlk olarak MÖ 340 senesinde Komutan Chares’in eşi için bir anıt mezar yaptıdığı, MÖ 411 yılında ise Atina & Sparta savaşının sonrasında, Atinalıların Spartalıları kontrol edebilmek için zincirle kuşattığı ve Kız Kulesinin olduğu alanı kale haline getirdiği söylenmektedir.
Adanın ilk kuleye dönüştüğü zamanın ise MS 1100 yıllarında olduğu tahmin ediliyor. Bizans İmparator’u 1. İmparator Manuil Comnenos buraya bir savunma kulesi inşa ettirmiş ve adını da “Arcla” koymuştur.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u aldığı dönemde de, Bizanslıların bu kuleyi Marmara Denizi’nden olan girişleri kontrol amacıyla kullandığı bilinmektedir.
Kız Kulesi 2000 yılındaki restorasyondan beri kafe & müze amaçlı olarak kullanılmaktadır.
En çok bilinen Kız Kulesi Efsanesi…
Yazının başında da belirttiğimiz gibi Kız Kulesi ile ilgili zaman içerisinde ortaya çıkan birçok efsane vardır. Bunların arasında en bilineni ise “Yılan Efsanesi”dir… Yılan Efsanesi’nin iki farklı anlatımı meşhurdur. Aynı hikâyenin bir tanesinin Bizans İmparatorluğu’nda bir tanesi de Selçuklularda geçer. İki farklı efsanede de olayların gelişimi çok benzerlik taşır. Önce Selçuklularda geçen efsaneden başlayalım.
Efsaneye göre, Kız Kulesi’nin şu an üzerinde bulunduğu ada bir zamanlar Selçuklu Saltanatının haremliğiymiş. Adanın çevresi bugünkü gibi sularla çevriliymiş ve ortasında bir kule varmış. Kulenin içerisinde ise cariyeler ile birlikte Selçuklu Sultanının güzel kızı yaşarmış. Kızın burada yaşamasının sebebi de, Sultan’ın bir akşam rüyasında kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmesiymiş. Kızını korumak için buraya bir kule yaptırıp kızını buraya kapatmış. Kuleye yılan girmemesi için Anamaslar’dan beton borular ile adaya su ulaşırmış.
Yıllar sonra bir gün Sultan’ın kızı hastalanmış ve ateşlenmiş. Ülkenin bütün hekimleri kızı iyileştirmek için uğraşmışlar ve en sonunda Sultan’ın kızını iyileştirmişler. Sağlığına kavuşmasını kutlamak için ülkenin her yerinden hediyeler gelmiş. Fakat gelen hediyelerin arasında bir sepet üzüm ve içerisinde saklanan küçük bir yılan varmış ve yılan geceleyin Sultan’ın kızını sokarak öldürmüş…
Gelelim efsanenin Bizans anlatımına…
Efsaneye göre, Bizans İmparatoru’nun bir kızı olur, İmparator buna çok sevinip ülkesindeki bütün bilginlerin kızını yetiştirmesi için görevlendirir. Fakat bilginlerin arasından bir tanesi (Bir başka anlatımda kahin olarak belirtiliyor.) kızının 18 yaşına gelince bir yılanın sokması ile zehirlenip öleceğini söyler. Bunun sonrasında İmparator, Kız Kulesi’nin şu an üzerinde bulunduğu ada üzerine bir kule inşa ettirir. Kızını yılanlardan korumak için buraya yerleştirir. Fakat kızı 18 yaşına yaklaşırken kıza gönderilen bir üzün sepetinin içinden çıkan bir yılan tarafından sokularak ölür…
İmparator bu olayın sonrasında kaderden kaçamayacağını öğrenmesine rağmen kızının toprağa gömülürse yılanlara yem olacağından korkar ve kızını mumyalatır. Sonrasında pirinç bir tabuta kızının mumyasını koyup Ayasofya’nın yüksek duvarlarının bir tanesinin üzerine yerleştirir. Fakat bir süre sonra tabutun üzerinde iki delik görülür ve yılanın kızını ölümden sonrada rahat bırakmadığı düşünülür…
Efsaneci.com’un kişisel yorumları:
- Efsanenin Selçuklu anlatımının bir farklı versiyonun da ise Sultan’ın rüyası yerine falda kızını yılan sokacağını öğrendiği söyleniyor.
- Ayrıca efsanenin Selçuklu anlatımında bir diğer dikkat çeken detaya gelirsek, İstanbul, “Büyük Selçuklu Devleti” (1040-1157) veya “Anadolu Selçuklu Devleti” (1060-1308) sınırları içerisinde hiçbir zaman yer almadı. Bu nedenle 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi öncesinde yaşandığı söylenen Selçuklulara ait efsanenin bu anlatımı gerçekçi durmuyor.
- Selçuklu anlatımında ayrıca Yılan girmemesi için Anamaslar’dan beton borularla su getirtildiği söyleniyor. (Hatta internet üzerinde yer alan farklı kaynaklarda “Anasmaslar” diye yazıldığını da gördüm. Fakat Anamas Yaylası, Beyşehir gölü yakınlarında yer alan bir yaylanın adıdır. İşin ilginci o dönemde oradan Kız Kulesine beton borular yapılması imkânsıza yakın bir iş.
- Fakat benzer hikâyelerde de Yerebatan Sarnıcı’ndan Kız Kulesi’ne uzanan dehliz ve tüneller olduğu söylenmektedir. Hatta Kule’nin yakın dönemdeki yapılan restorasyonu sırasında sarnıçlara açıldığı söylenen kapak bulunmuştur. Bu durumda acaba efsanenin benzer anlatımlarında gerçekçilik payı var mı diye düşündürüyor…
- Her iki anlatımda benzer şekillerde Mersin Erdemli ’de yer alan Kız Kalesi’nin hikâyesi olarak da anlatılıyor.
Kız Kulesi Efsaneleri – Bölüm 2’de görüşmek üzere…